NUH'UN AİLESİNDEN OLMANIN ANLAMI-3

Aile olmak ya da bir grubun ehli olmak ile ilgili kriterlerde biyolojik bağlar mı; inanç, itikat bağı mı önemlidir? Sorusuna cevap bulmak için nasslar ve kıssalar bize oldukça yol gösterici bir içeriğe sahiptir.

"Dikkat edin! ancak müminler kardeştir..." ayeti kerimesi tek başına belirleyicidir zaten...Nuh'un (a.s) oğlu, Lut'un (a.s) karısı, İbrahim'in (a.s) babasının anlatıldığı kıssalar bu konuda inanç bağının önceliğini vurgularken böylelikle İslam, biyolojik bağların önemini sıfırlamakta mıdır? Bu soru, cevabını "akrabaları ile arasını bozan bizden değildir..." hadisi ile akrabalara yardımı emreden ayetlerle cevabını bulmaktadır...Masiyeti emretmedikleri müddetçe anne babaya itaati, onlara üff bile denmeyeceğini emreden ayet de biyolojik bağın önemini fazlasıyla gösterir...

Nuh'un (a.s) oğlu ve Lut'un (a.s) karısı için "O senin ailenden değildi..." ifadesinin kullanılması onların Allah'ın davetine icabet etmemeleriyle ilgilidir...Bu asiliğin, başlı başına biyolojik akrabalığı da sona erdiren bir tavır olduğu açıktır...Azer'in de oğlu İbrahim'in (a.s) şefkatli ses tonu ile yaptığı "-Ya Ebeti:Ey babacığım!" şeklindeki davete şiddet dozu yüksek bir tonda, tehditle karşılık vermesi aralarındaki biyolojik bağı ortadan kaldırmıştır... İbrahim'i taşlamak ve yerinden yurdundan hicrete zorlamakla tehdit eden babası Azer'e İbrahim (a.s) " andolsunki aramızda artık kıyamete değin sürecek kin ve düşmanlık başgöstermiştir..." şeklinde ses tonu yüksek bir karşılık vermektedir...Artık aralarında baba oğul ilişkisi bitmiş, mümin kafir gerilimi başlamıştır...

Normal seyrinde gayet olağan bir şekilde yürüyen biyolojik akrabalık bağının sonu kuran kıssalarında hep bu şekilde bitiyor. İlginç olan da biyolojik bağı sona erdirme iradesi ve tercihinin karşı tarafla başlamasıdır...Nuh'un (a.s) oğlu ve karısı, ve dahi Azer, kendilerine dönük kurtarıcı ve koruyucu daveti reddetmekle öncelikle bir babayı, bir kocayı ve bir oğulu dikkate almadıklarını ve değer vermediklerini göstererek zaten biyolojik bağla irtibatlarını kopartmaktaydılar...

Bu yüzden biyolojik bağ, akrabalık, aile olmak İslamda/Kur'anda, esasen öncelikli bir durumdur, fakat müşriklerce/kafirlerce bu bağın gerektirdiği duygudaşlık, birliktelik, sevgi, saygı, merhamet, aidiyet önemsenmediğinde artık onu ilanihaye taşımanın bir anlamı olmadığı gibi derhal sırtımızdan indirmemiz gereken bir yük olmaktadır...Cenabı Allah bu durumda bu yükten kurtulmayı emrediyor...Çoğu insan ise buna rağmen bu yükü taşıma tercihini marifet sanır...Ömür boyu bu yükün altında ezilme pahasına ve dahi bu uğurda helak olmayı tercih ediyor...

Evlatlığı Musa'ya (a.s) Firavun'un düşmanca tavrı ve Ebu Leheb'in yeğeni Muhammed'e (s.a.v) tavrında da bu minvalde hatırlanması gereken işaretler vardır...
Kur'an, ideal aile ve o ailenin ehli olmayı İmran Ailesi üzerinden Ali İmran Süresinde ortaya koyar...Ehlibeyt üzerinden ortaya konulan tema da bu açıdan dikkate değerdir.
İbrahim'in (a.s), eşleri Hacer ve Sare, oğulları İsmail (a.s) ve İshak (a.s) üzerinden de ideal anne baba; baba-oğul; Karı koca ilişkilerine dair bolca tema/örnek vardır...
Zekeriya (a.s) ve eşi ile Meryem,Yahya (a.s) ve İsa (a.s) üzerinden de bir çok akrabalık kategorisi ve ilişkisi/etkileşimi ile ilgili temalar/örnekler vardır.

Kur'anın aile, akrabalık, aile içi roller ve normlarla ilgili bize sunduğu bu malzeme ideal aile formasyonunu edinmemizde de işlevseldir...